Muharrem PİRE

Fotoğraf sanatında bir yenilik. Umarım bu yenilikle siz de karşılaştınız ya da karşılaşmanız pek yakındır. Uğur Okçu'nun SCANOGRAPH adını verdiği teknik ile yaptığı fotoğraflar, soyut sanatın fotoğraf dilindeki verileri, yani fotoğraf soyutlamalar. Yer yer fotoğrafa konu olan objeyi yakalayabiliyorsunuz, yer yerse onun müzikal izdüşümleriyle algılarınız harekete geçiyor. Bu fotoğrafı bir bakışta görüp algılamanız neredeyse olanaksız. Onu ardışığı olan süreçlerde izleyip yaşıyorsunuz. Soyutlanmış simge ve kavramsal öğelerle yüklü olan bu fotoğraflarla hiç yabancılık çekmeden iletişim kurabiliyorsunuz. Bu fotoğrafların diğer fotoğraflardan farkı, kesintisiz ve zaman dilimleri olan bir izleme sürecinin kaçınılmaz olarak yaşanması. Bu onun yaşam boyutunu oluşturuyor. 

Uğur Okçu'nun fotoğraflarından benim aldığım duyumsamalar, doğanın devingenliğini bir süreç olarak izlerken sürekli ve değişen etkilenmeyi yaşamak. Doğanın karşısında yaşanan duygusal süreçleri, beynin soyutlamasına denk düşen algılamalarla coşkulu bir devinmeye dönüşüyor. Doğanın karşısında beynimiz bir fotoğraf karesi gibi durmaz. Çoğunlukla büyük bir coşkuya kapılarak etkilendiğimiz bir doğasal görünümün fotoğrafını çekersiniz, ama elde edilen fotoğraf ölüdür. Çünkü orada etkileyici olan ve coşku veren sadece görünüm değildir. Doğanın ayırdına varamadığımız devingen süreçleri ile ilgili atmosferidir. Ressam bunu soyutlama ile elde eder. İşte Uğur Okçu'nun fotoğrafları bu durmayan hayatiyeti yakalıyor. 

Bu fotoğrafların diğer özelliklerine kısaca değinmek istiyorum.

- Raslantısal süreçler nedeniyle, bir daha elde edebilme olasılığının yok denecek kadar az olması.

- Alternatif zenginliğine, aynı obje üzerinde çok değişik alternatiflerde boyutlar üretebilme olanağına sahip olması.

- Objeye ait soyutlamalar objeyi bilinmez hale getirmemiş. Tam tersine yeniden anlamlanmış soyut objelere dönüştürmüş. İnsan beyninin iletişim kuramıyacağı hiç bir süreç bu fotoğraflarda yok.

- Bu çalışmalar fotoğrafa yeni bir dil, yeni bir boyut getiriyor. Geç gelişen cam üzerinde elde edilen sonuçlardan çok farklı boyutlarda.

Uğur Okçu, deneyler yapmaktan ve yeni tasarımlar üretmekten bıkmıyor. Yıllarca, büyük maliyetlerle yüzlerce denemeden sonra elde ettiği bu başarı ona yetmiyor.

Şimdiden kafasında bir yığın deney tasarıları var. "Bu iş sadece teknik bir olay ve teknik bir kurgu değil.

Muharrem PİRE – RESSAM